KİTAP VE PSİKOLOJİ

Bireyin Yalnız Olmayı Tercih Etmesi: Albert Camus " Yabancı" Romanına Göre Bir Bakış

Paylaş

Yalnızlık teması edebiyatta önemli bir yere sahip olmuştur her zaman. Latince "solitudo" dan gelen "yalnızlık", bir yerin veya bir kişinin durumu için geçerlidir: basitçe, geçici veya kalıcı olarak yalnız yaşayan bir kişinin durumunu ifade eder. Kalabalık toplum içinde birey dünyaya uyum sağlayamaz ve yalnızlaşır. Ancak, başkalarından veya toplumdan uzak durmak, onlarla ilgilenmemek anlamına gelmez. Tersine, bir bireyin kendi içinde yalnızlaşması, başkalarının veya toplumun güçlü farkındalığından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle edebiyat tarihindeki yalnızlık sorunu, yazarın diğerlerinden veya toplumdan uygun bir mesafeyi nasıl koruduğunu, bireyin kolektiviteyle nasıl başa çıktığını bilmekten ibarettir.

Yalnızlık, "Yabancı" boyunca işlenen büyük bir tema; Meursault delicesine izole edilmiş bir adamdır. Toplumdan, arkadaşlarından, sevgilisinden, insan duygusundan ve nihayetinde normal mantıktan izole edilmiştir. Ancak, bu yalnızlığı kendi kendine kararlaştırılmıştır. Yalnız olmayı kendi tercih etmektedir. Çünkü, yalnızlık, en az direnişin yoludur, en az aktivite ve çaba gerektiren faaliyetler dizisidir. Tüm beklentilerine uymayı reddederek bilinçaltında kendisini toplumdan izole eder. Bununla birlikte, kitap boyunca, bilinçlenmeye ve nihayetinde ruh halini kabul etmeye ve böylece dünya görüşüyle bir hale gelmeye başlar.

Meursault'un izole edilmesinin nedenleri kitapta doğrudan belirtilmiyor. Ancak, romandan, bu karakterin başkalarıyla iletişim kurmaktan hoşlanmadığını söyleyebiliriz, ama hepimiz aynı soruyu soruyoruz, neden? Mersault duyguları hakkında konuşmaktan hoşlanmıyordu, aslında onları göstermekten bile hoşlanmıyordu. Yalnızlığının nedenlerinden bahsedilmemesine rağmen, romanın genel etkililiğine birçok yönden yardımcı oldular. Mersault karakterindeki yalnızlığı yaratan birkaç unsur, babasının yokluğu, annesiyle yaşadığı kopukluk ve savaş sonrası travmanın etkisi. Romanın geçtiği zaman, Mersault'un izolasyonunun etkinliğine katkıda bulundu. Savaştan nadiren bahsedilse de, zaman diliminde savaşın insanların sadece kendileri hakkında değil, genel olarak yaşam hakkındaki düşüncelerini ve hissettiklerini etkilediğini biliyoruz. 

Meursault, dünyayı kayıtsız bir alan olarak görüyor. İnsanların yaptığı seçimler hayatlarını o kadar da etkilemiyor. Bir hayatla başka bir şekilde tercih yapılmış hayat arasındaki fark nedir? Herhangi bir şeyin anlamı nedir? Meursault'un zihninde dünya bu sorulara karşı kayıtsızdır.

İdeal olana hiçbir zaman ulaşılamıyorsa, öyleyse, sürekli başka hedeflere ve umutlara sahip olmanın anlamı nedir?

Meursault karakteri başkalarının duygularına karşı da  kayıtsızdır.  Kendisini annesinden duygusal olarak izole ettiği için  annesinin hayatta olmasıyla ve ölmüş olması arasında hiçbir fark görmemektedir. 

Bu tecrit halinde olma durumu açıkça bir seçimdir, karakterin bu izolasyonu pasiflik olarak da okunabilir (sadece seçim yapmamak ve hayatın bir şekilde kendi halinde akmasına izin vermek), ama elbette pasiflik de bir seçimdir. 


Yazar: Merve Demir 

Celal Bayar Üniversitesi- Türk Dili ve Edebiyatı Mezunu

 

0 Yorum

Yorum Yaz