Reşat Nuri Güntekin, Refik Halid Karay’dan sonra çocuk yaşantılarına önem veren Sabahattin Ali’yi görmekteyiz. Öykülerinde, Anadolu insanını bütün çıplaklığıyla betimlemiştir. Öğretmen olması da bu durumda etkili olmuştur. Sabahattin Ali’nin , sanatkar kişiliğindeki temel belirleyici rolün çocukluk hatıralarına kadar uzanan geçmişi vardır; Edremit’de “çerçilik “ yapan Babası , bir gün ona beraberce Çarşı-Pazar yerinde gözlemlediklerini yazmasını ister. O da yazıya, şu ifadelerle başlar. “Sabahın erken saatinde Babamın ince sesiyle uyanarak günün en güzel saatine başladım” der. Babası öfkelenerek” Hadi ordan , yalancı çocuk: Sabahın erken saatinde seni zorla kaldırıyorum. Babanın nazik sesiymiş! Sesim ona ince gelir mi? Hiç ! İçimden geldiği gibi yaz!” diye oğlunu hem azarlar hem de ona ilk gerçekçilik dersini verir.
Sabahattin Ali’nin sanat hayatındaki temel değişimlerin kaynağı , çocukluk dönemi olmuştur. Edremit'te yaşayan çocuk hayatından kesit olduğunu söyleyebiliriz. Şahinde’ye duyduğu Öfkeyi Annesi Hüsniye’ye burada göstermektedir. Babasının Adını Selahattin olarak kullanır. Kuyucaklı Yusuf’un , kısaca biyografisi olduğunu da söyleyebiliriz.
“Çoçuklar, kötü ve yaşanmış çirkinliklerden uzaktır masum ve temiz dünyasında, iyiliği aklımıza getirir .”
Roman , hikâye, mektuplarında, hatıralarında; Toplumun bozuk yapısını eleştirmekten kendisini geri tutmaz. “ Rahat durmaktansa rahatsız durmayı “ tercih etmiştir. “Apartman”, “Arabalar Beş Kuruşa”, “Ayran”, “Cigara”, “Isıtmak İçin” öykülerinde yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkilerini işlerken toplumdaki trajedileri de ele alır.
Çocuk İşçileri tüm gerçekliğiyle anlatırken, “Ayran” adlı hikâyesinde “Küçük Hasan”ı görüyoruz. Tren memuruna ayranın ücretini almadın diyerek, üstü kalsın der : Hasan’ın yaşı küçük ama tüm imkânsızlıklara rağmen insanlık dersi verir. Eve hiç para kazanamadan dönen Hasan Annesini ölmüş bulur. Desteksiz kalan Hasan’ın Çaresizliğini gerçekçi tutumla vermiştir. Bunların olmaması için kitleyi bilinçlendirmekten geri durmamıştır.
Sabahattin Ali’nin öyküleri kendi çocukluğundan bir kesittir. Alfred Adler ”çocukların” benliğinin 5-6 yaşlarda oluştuğunu ifade etmiştir. Hayatı ve kendisiyle çatışmıştır. Çocukları ve insanı propaganda olarak kullanmamıştır. Onun yüreği ve kalemi insan sevgisiyle satırlara dökülmüştür. “Dünyada her şeyin manasında gizlenen sevginin her şeyi iyileştireceği” Hatta karşılık beklemeden yürekten sevmek. ”Onun değerini küçük-büyük demeden adı :“Sadece sevmek” olsun der .İnsan sevgisini o kadar muazzam anlatır eserlerinde, toplumun gerçekçi yönünü anlatırken hikâyelerindeki bakış açısı bütüncül yaklaşım ile görüyoruz. Toplumun görmesini sağlamak için o hikâye ve romanlarında, yazılarını vasıta olarak kullanmaktadır.
Sabahattin Ali’nin öykülerinde hassas çarpan bir kalbin vuruşunu hissedersiniz. Sivaslı Ali’yi görürüz. Küçük Hasan Ayran ile dokunur yüreğimize , “Ses “ öyküsünde Sivaslı Ali’nin hayalleri ile tutunur, hayal kırıklığı yaşarız. “Apartıman” adlı hikâyesinde Kûfecilik yapan çocuğun taşıdığı yüklerde hassas narin yüreğinde mesaj verir bizlere. Bana yardım edin!mesajını satır aralarında hissederiz. “Arabalar Beş Kuruşa” adlı hikâyesinde çocuğun pis denilerek aşağılanması, alay edilmesi “Isıtmak İçin” öyküsünde çocuğun donarak ölmesidir.
Toplumun temelinde nüfus artışını artırmaya çalışan idarecilere, yöneticilere mesaj niteliğindedir. Her kurgunun içinde yaşayan hayat kesitidir. Kahramanların çoğu kendisini çevreleyen kötü şartlardan dolayı ağır çalışmalara dayanamayarak ölmüştür. “ İnsanları iyiye ve güzele sevketmek olan yazar için gaye olmuştur. Onun için yaşam biçimidir.”Hüzünlü” oluşunda gerçekçi olma mücadelesi vermiş olmasıdır. İyi insan –boşvermiş yönetici kavramını sürekli göz önünde tutar. Okuyucuya anımsatır.
Yazar: Merve Demir
0 Yorum