Dil sürçmeleri bastırılmış bir arzuyu mu ortaya çıkartıyor yoksa sadece bir dil hatası mıdır?
Dil sürçmesi, doğal konuşma sırasında ortaya çıkan sözlü olarak yapılan bir hatadır. İfade etmek istediğinden farklı bir şey söyleyerek veya yazarak karakterize edilir. Kontrolsüz bir şekilde bir kelimenin yerini başka bir kelime alır. Peki, neden ağzımızdan çıkan sözcüklerden dolayı bu kadar sık ihanete uğruyoruz? Bilim adamları ve psikologların ise bu durum hakkında farklı teorileri var.
Psikanalitik düşünceye göre, içimizden geçen, gerçekten söylemek istediğimiz ama ifade etmek istemediğimiz düşünceler, bastırdığımız ve gerçekleştiremediğimiz arzularımızın bir sonucudur dil sürçmeleri.
Bu kavram nereye dayanıyor?
“Lapsus" terimi ilk olarak 1895'te Avusturyalı dilbilimci Rudolf Meringer ve psikolog Carl Mayer'in deneysel bir çalışmasında ortaya çıktı. Daha sonra Freud tarafından 1901'de “Günlük Yaşam Psikopatolojisi”nde ele alındı. Freud, dil sürçmelerini “ Kusurlu Eylemler” olarak adlandırıyor. Kitabın editörü ise “küçük hatalar” anlamına gelen “Parafraks” terimini kullanıyor. Günlük yaşamımızda “yanlışlıkla söyledim” ve “yanlışlıkla yaptım” diye adlandırdığımız eylemler parafrakslar’a örnek oluşturuyor. Freud, sıradan bir davranış gibi görünen, bilinçdışının gözlemlenebilir bir gözlemlenebilir bir dışsal tezahürü olarak yorumluyor.
Örneğin; Doktora gitmek için bindiğimiz otobüste yanlış bir durakta inmek, sunum sırasında söylemek istediğimiz şeyin aklımızdan çıkıvermesi, randevunuzu unutmak, yola çıkmadan önce arabanızın anahtarlarını kaybetmek, herkesin katılması zorunlu olan bir iş toplantısı davetinde hayıt butonuna tıklamak gibi...
Birey, içinde tuttuğu ve karşı taraf ile paylaşmak istemediği, ancak derinden arzuladığı şeyi bilinçsizce ifade eder. Bu sebeple, dil sürçmesi, bastırılmış düşünce ve arzuların bir tezahürüdür. Ayrıca, bu bastırılmış dürtülerin bir taraftan da cinsel ve düşmanca bir yönü olduğunu da belirtiyor. Bilinçaltımız, utanç verici düşüncelerimizi engellemek için bilincimizin kurduğu engeli aşmayı başarırsa, bunun sebebi yorgunluk veya stres gibi etkenlerin bu duruma izin vermesi oluyor.
Bilim insanları ise dil sürçmelerinin altında yatan sebepler arasında sözcüklerin beyinde nasıl türetildiği, konuşma hızı, yorgunluk seviyesi, çok konuşma, yaş, dil yapısı v.b sebeplerin olduğunu belirtiyor.
Dilbilimcilere göre ise, dil öğrenimi sırasında fonetik olarak birbirine benzer olan kelimeleri öğreniriz, beynimiz, bir sözcüğü söylemek ya da yazmak istediğinde yakın sözcükleri daha ağzımızdan çıkmadan ya da yazmadan önce otomatik olarak reddeder. Ancak bazen bu eylemi çok hızlı bir şekilde gerçekleştiremeyiz ve yanlış kelimeyi seçebiliriz.
Psikolog Gary Dell’e göre, yapılan dil sürçmeleri önem arz ediyor. Çünkü kişinin yapı ve anlamları da dahil olmak üzere dil hakkındaki derin bilgisini gösteriyor. Ses hatası, biçim hatası ve sözcük hatası olmak üzere yaygın olarak yapılan 3 tür dil sürçmesi hatası var.
İki sözcüğün ilk sesleri yer değiştirdiğinde bir ses hatası oluşur. Taş basması yerine, baş tasması gibi.
Dildeki en küçük birimin yer değiştirmesiyle oluşan biçim hatası da yapılabilir. Örneğin, Kahve verir misin yerine, kahve verersin mi?
Anlamlı sözcüklerin yer değiştirmesiyle oluşan sözcük hataları da vardır. Gözünün üstünde kaşın var demek yerine, Kaşının üstünde gözün var şeklinde söylemek…
Özet olarak, farkında olmadan yapılan dil sürçmelerinin ve eylemlerin her zaman psikanalitik bir yorumu olmayabilir ve sebebini doğrudan bilinçaltında aramak da doğru olmayabilir. Örneğin, arkadaşınıza başka bir arkadaşınızın adıyla seslendiyseniz, bunun sebebi düşüncelerinizin tamamen başka bir yerde olduğu ya da o gün çok yorgun olduğunuz anlamına gelebilir.
Kaynakça: Freud, S. (1996). Günlük yaşamın psikopatolojisi, çev. Şemsa Yeğin, İstanbul: Payel.
0 Yorum