Yıllar içinde fiziksel olarak hayat arkadaşımıza daha çok benziyor muyuz? 1987'de yayınlanan bir araştırma bunu geliştirdi. Daha sonra birçok psikoloji dersinde ele alınan bu iddia, hiçbir zaman bilimsel olarak doğrulanmadı veya reddedilmedi. Son zamanlarda, bir araştırma ekibi, önceki bulgularla çelişmeden önce soruyu inceledi.
Bilim adamları, çiftleri oluşturan farklı kişilerin yüzlerinin birkaç yıl sonra daha da benzer hale gelip gelmediğini belirlemek için gönüllü insanlara bir kişinin ve biri karısı olan altı kişinin fotoğrafını gösterdi. Araştırma katılımcıları daha sonra, fotoğraflanan altı kişinin ilk resimdeki kişiye ne kadar benzediğini belirlemek zorunda kaldı.
Bu çalışma, 1987 yılında psikolog Robert Zajonc tarafından yürütülen çalışmadan esinlenmiştir. Michigan Üniversitesi'nden bu araştırmacı, araştırması için gönüllülerden bir düzine çiftin fotoğraflarını sıralamalarını istedi. Sonunda, bir süre evli kaldıktan sonra çiftlerin yüzlerinin birbirine daha çok benzediği sonucuna varmıştı. Psikologlara göre bu, özellikle bir çiftin aynı diyeti, aynı yaşam tarzını vb. paylaşması gerçeğiyle açıklandı.
Bize benzeyen kişiyi arıyoruz
Tersine, Stanford Üniversitesi tarafından hazırlanan ve Scientific Reports'ta yayınlanan son araştırma, çiftlerin zaman içinde birbirine daha çok benzediği hipotezini kanıtlayacak hiçbir ipucu bulamıyor. Ancak araştırmalar, iki insan bir ilişkiye girdiğinde, zaten birkaç fiziksel özelliği paylaşma eğiliminde olduklarını gösteriyor. Bu nedenle, bize benzeyen kişileri aradığımızı söylüyor.
Bilinçdışı, genetik, coğrafi ve sosyal yakınlaşma... Çift içindeki benzerliği farklı faktörler açıklayabilir. Ancak çevrimiçi ortamda ve seyahat ederken yeni flört trendleri bu fenomeni değiştirebilir.
Aslında zıtlıklar her zaman birbirini çekmez. Bilinçaltımız bizi daha çok tanıdığımız insanlara doğru iter. Hem karakter hem de görünüm açısından. Birkaç çalışma bu teoriyi doğruladı. 2013'te bilim adamları, kendi yüzümüze benzeyen yüzlere çekildiğimizi fark ettiler. 2018'de yapılan başka bir araştırma, cinsiyetleri ne olursa olsun ebeveynlerimize benzeyen insanlara çekilme eğiliminde olduğumuzu gösterdi.
Daha geniş bir spektrum
Panik yapmayın, bu ebeveyn tercihi ne sorunlu ne de şaşırtıcı. Zevk verici, iç açıcı ve çekici bulduğumuz şeylerle doğal ilişkilerimizi harekete geçiren bilinçsiz bir süreç olurdu. Genetik başka bir faktör devreye girebilir. Çok sayıda çalışma, eşlerin genlerde benzer olma eğiliminde olduğunu bulmuştur. Bu benzerlikler, benzer ortamlarda yaşamakla ilgilidir. Partnerinizle okulda, bir grup arkadaşta veya işte tanışmanız normaldir. Ve bu bir araya gelme genellikle birbirine benzeyen genlerle bağlantılıdır.
Uzun süreli bir ilişki içindeyken, partnerimizle daha çok şey yaşarız. Bilim adamlarına göre, birkaç yıl sonra birbirimize benzememizin nedeni bu. Yeni yaşam deneyimlerinizin çoğu eşinizle paylaşıldığından, bu durum yüzlerinizin de aynı şekilde yaşlanmasını etkiler. Psikolog Robert Zajonc'un yüz benzerlikleri üzerine yaptığı araştırmaya göre, her iki partnerde de kaş arası çizgiler ve gülme çizgileri benzer. Ayrıca bir insanla yaşadığımızda aynı yaşam tarzını geliştiririz. Böylece bağışıklık sistemimiz benzer hale gelir. Bir çiftin davranışının yansıması, duygusal yakınlığın bir işaretidir. Bilim adamları, çiftlerin yaşamları boyunca kendi alışkanlıklarını değiştirdiğini ve birinin verdiği kararı genellikle diğerinin izlediğini keşfetti. Örneğin, eşlerden biri spor yapmaya karar verirse, çoğu durumda diğer eş de aynı şeyi yapacaktır. Diğer araştırmalar da mutlu bir evlilik veya kalıcı bir ilişki ile genetik benzerlik arasında bir bağlantı olduğunu göstermiştir. Partnerinizi bilinçaltında bile taklit ettiğinizde, onlara daha çok benzemeye başlarsınız!
0 Yorum