ZİHİN SAĞLIĞI

Sosyal Anksiyete İle İlgili 10 Efsane

Paylaş

Belirli durumlarda düşünme ve hareket etme şeklimiz kaygının gelişmesinde rol oynayabilir. Bazı insanlar durumları gerçekte olduklarından daha tehlikeli olarak algılayabilir, bazılarımız ise kötü bir deneyim yaşamış ve bunun tekrar edeceğinden korkmuş olabilir. Günümüzde endişe hissini deneyimlememiş bir insan yoktur. Çevremizdeki kişilerde bu duruma çok sık rastlamamız, sosyal kaygıyı hafife almamıza ve bazı yanlış anlaşılmalara sebebiyet veriyor.  

Sosyal Anksiyete Miti 1: Sosyal Kaygılı Olmak Sadece Utangaç Olmaktır

Sosyal kaygı, sadece utangaç hissetmek anlamına gelmiyor. Sosyal anksiyete bozukluğu olan herkes utangaç değildir ve utangaç olan herkesin sosyal anksiyete bozukluğu yoktur ama herkesin belirli bir seviyede sosyal kaygısı olduğu için, utangaç insanlar da dahil olmak üzere, yanlış anlamanın da buradan kaynaklandığı açıktır.

Sosyal anksiyete bozukluğu, utangaç olmaktan çok daha fazlasıdır. Utangaç olmak bir kişilik özelliğidir, sosyal anksiyete bozukluğu ise sizi günden güne etkileyen bir bozukluktur ve tedavi edilmezse hayatınızı ciddi şekilde etkileyebilir.

Sosyal anksiyete bozukluğu sadece "utangaçlık" olarak algılanırsa tedavi edilmek istenmeyeceği için ikisini ayırt etmek son derece önemlidir.

Sosyal Anksiyete Miti 2: Sosyal Anksiyete Hiç Zarar Vermez

Sosyal anksiyetede tüm bu aşırı endişeler, solunum güçlüğü, baş ağrısı, kalp çarpıntısı, titreme, bulantı ve hastalık, ishal, iştahsızlık, yemekleri yutma güçlüğü, terleme, göğüs ağrıları, baygınlık vb. dahil olmak üzere bir dizi fiziksel semptomla birlikte gelir. Sosyal kaygınız nedeniyle bu fiziksel semptomları düzenli olarak yaşamak vücudunuza yoğun bir stres uygulayabilir. Psikoterapi yöntemi ile tedavi olmazsanız, daha da kötüye gidip daha ciddi sorunlar yaşayabilirsiniz.

Sosyal Anksiyete Miti 3: Sosyal Anksiyete Sadece Bir Bahanedir

Kimse kendisine zor gelen bir işten kurtulmak ya da herhangi bir gerekçeyle sosyal anksiyetesini bir bahane olarak kullanarak bu durumdan kurtulmak istemez.

Kim gerçekten insanlardan korktuklarını, sosyal durumlarda titrediklerini, terli ve panik hissettiklerini ve yaklaşan bir sosyal olay düşüncesinin onları hasta hissettirdiğini gerçekten kabul etmek ister? Kimse bu durumu bir bahane olarak kullanmak istemez, çünkü çevresindeki insanların onu yargılayacağını düşünür.

"Günlük hayatımı etkileyen bir ruhsal bozukluğum var" cümlesi, asla bir bahane olamaz.

İnsanları sadece zihinsel ve duygusal olarak değil, fiziksel olarak da etkileyen ciddi bir durumdur! Sosyal kaygısı olan çoğu insan, insanlara rahatsızlıklarından bahsetmeyi inanılmaz derecede zor bulur, bu yüzden eğer birisi size endişelerinden bahsetmişse, o noktaya gelmek için gerçekten çok çalışmışlardır, bu da bahane diyerek önemsizleştirilmemelidir.

Sosyal Anksiyete Miti 4: Sosyal Anksiyetesi Olan Kişiler İçe Dönüktür

Sosyal anksiyete bozukluğunuz olağanüstü şiddetliyken, umutsuzca insanların yanında olmayı, partilere gitmeyi, kafelere gitmeyi ve dışarıda yemek yemeyi isteyebilirsiniz. Ama yapamayabilirsiniz çünkü sosyal kaygınız sizi bunu yapmaktan alıkoyabilir ve durdurabilir.

Elbette sosyal kaygınız olabilir ve içe dönük olabilirsiniz, ancak aynı zamanda sosyal kaygınız olabilir ve dışa dönük olabilirsiniz. İçe dönüklük bir kişilik özelliğidir, sosyal anksiyete bozukluğu değildir. Pek çok içe dönük kişi çok fazla sorun olmadan sosyalleşebilir, ancak tercih etmediği için yapmamayı seçebilir. Oysa sosyal anksiyete bozukluğu olan bir kişi insanların yanında olmayı tercih edebilir, ancak rahatsızlıkları bunu yapmalarını engeller.

Sosyal kaygınızın üstesinden geldikçe, şüphesiz bir dışa dönük olacağınız kesin.

Sosyal Anksiyete Miti 5: Sosyal Anksiyetesi Olan Kişiler Dışarı Çıkamazlar

Kaçınma, sosyal kaygı için yapabileceğiniz en kötü şeydir. Bazen bunu yapamazsınız veya durum endişenizin şiddeti için çok aşırıdır, ancak her sosyal geziden kaçınmak, endişenize sadece bir üreme alanı sağlayacaktır. Derin sona atlamak her zaman en iyi cevap değildir, aslında nadiren işe yarar ama siz kaygınıza adım adım meydan okuyarak sizi endişelendiren şeyleri ufak ufak yapmalısınız.  

Sosyal Anksiyete Miti 6: Sosyal Anksiyetesi Olan Kişiler Kolaylıkla Bunu Aşabilir

Eminim ki sosyal kaygısı olan bir çoğunuz "bunu kolaylıkla aşabilirsin" cümlesini daha önce duymuşsunuzdur. Sosyal anksiyete bozuklukları ciddidir, uzaktan söylendiği gibi anında aşılacak bir durum değildir.

Keşke "sadece üstesinden gelmek" kadar kolay olsaydı, kaygıyı nasıl yöneteceğini veya üstesinden geleceğini öğrenmek için uzun bir süreç vardır ve bu, kimsenin kolayca kurtulabileceği bir şey değildir.

Sosyal Anksiyete Miti 7: Alkol İçmek Yardımcı Olacaktır

Bir bardak içki içtikten sonra kendinizi biraz daha güvende hissettiğinizi ancak anksiyete için koltuk değneği olarak alkol kullanmanın tehlikeli bir oyun olduğunu farkında olmalısınız. Bu, sosyal durumlarda endişeli hissettiğiniz her seferinde bir bağımlılığa yol açabilen bir güvenlik davranışıdır, ancak mesele şu ki, alkolün başlangıçtaki güven artırıcı etkileri ortadan kalktığında, endişenizi daha da kötüleştirebilir.

Her türlü güvenlik davranışı endişenizin iyileşmesini engeller ancak alkole bağlı olmak durumu daha da kötüleştirebilir ve fiziksel sağlığınız için çok kötüdür.

Sosyal Anksiyete Miti 8: Herkes Sosyal Anksiyeteyi Aynı Şekilde Hisseder

Sosyal kaygıda yaşanırken hissedilenler kesinlikle kişiden kişiye değişir. Aynı şekilde yaşanmaz. Herkesin farklı tetikleyicileri vardır ve farklı şiddet seviyelerindedir. Birisi sahneye çıkıp bir grupta şarkı söyleyebildiği için muhtemelen sosyal kaygıdan muzdarip olmayabileceğini, ancak bu kişinin tek başına toplu taşıma araçlarına binmek gibi sosyal açıdan endişeli başka bir kişinin yapabileceği şeyleri yapamayabileceğini düşünebilirsiniz. Her birey birbirinden farklıdır.

Sosyal Anksiyete Miti 9: Sosyal Anksiyete Sadece Travma Sonucu Ortaya Çıkar

Bazen geçmişte yaşanan bir travma sosyal kaygıya neden olabilir, ancak sosyal kaygısı olan herkes için durum böyle değildir. Bazen sosyal kaygı zamanla gelişir, çevremizin veya yetiştirilme tarzımızın bir ürünü olarak ortaya çıkar. Yaşam tarzındaki bir değişiklikle de ortaya çıkabilir.

Sosyal Anksiyete Miti 10: Sosyal Anksiyete Sadece Genç İşi Bir Şeydir

Sosyal kaygı geliştirmeye kimse bağışık değildir, bu durum kesinlikle gençlere özgü bir şey değildir. Lise döneminde, sunumlar, grup aktiviteleri, sınıf önünde okuma v.b durumlarda sosyal anksiyete geliştirilmesi son derece normaldir.

30'lu, 40'lı, 50'li yaşlardaki insanlardan da Sosyal anksiyete yaşayabilirler.

Kaynak: https://anxiouslass.com/social-anxiety-myths/

0 Yorum

Yorum Yaz