Yaşama Bakmanın Bir Diğer Yolu: İyimserlik
“Haklı olmanın yegane memnuniyeti için kötümser olarak yaşamaktansa iyimser ve yanlış olmayı tercih ederim.” Milan Kundera
Bugünlerde her geçen gün olumlu düşünmenin ve iyimser olmanın gittikçe daha da zor olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Sadece zihnimizde beliren olumsuz düşüncelerin sayısına bakınca bile bunu farkına varmak mümkün.
Bir kağıda pozitif ve negatif olmak üzere iki sütun yapın. Gün boyunca, aklınızda beliren her düşünce için bir çizgi çizin. Olumlu bir şey düşünüyorsanız, pozitif, olumsuz şeyler düşünüyorsanız negatif sütununa çizgi çizin. Bu minik egzersizi yaptıktan sonra sonuçlarına şaşıracaksınız.
Negatif düşüncelerin sayısının pozitif düşüncelerin sayısına göre çok daha fazla olduğunu fark edeceksiniz. Bunun sebebi, kendinizi eleştiren, her durumda olumsuz tarafı gören, olumlu olanın çok uzakta olduğunu düşünen birisi olmanız olabilir.
Hiçbir şey kalıcı değildir. Hala beyninize olayları daha olumlu bir şekilde görmeyi öğretmek için zamanınız var. Ancak, bir gecede dönüşeceğiniz mucize yöntemler beklemeyin. Bu durum, kişisel bir çalışma ve zaman gerektiriyor.
İyimserlik Nedir?
İyimserlik kelimesinin kelime kökeni, Latincede “ Optimum” kelimesine dayanır. “Daha iyi olma” anlamına geliyor.
İyimserlik, tanımı gereği, evren hakkında olumlu bir görüşe sahip olma tutumudur. İşlerin iyi yönünü aldığınız bir zihin dönüşüdür. Yani bir bakıma bardağı yarı dolu görmek ve neyin yanlış olduğuna odaklanmamak demektir.
Bir başka tanıma göre iyimserlik, geleceğe yönelik bir güven tutumudur ve bu tutuma ortaya çıkan sorunları çözebileceğine dair inanç da eklenir. Bu nedenle inanç ve iradenin bir karışımıdır. İyimserlik bir yaşam felsefesidir. İyimserlik kavramına en çok pozitif psikolojide rastlarız.
İyimserlik, eylem ile eş anlamlıdır. İyimser olmak, dünyanın ve insanların sorunlarını ve zorluklarını inkar etmek anlamına gelmez. Aksine iyimser birey, sorunların ve zorlukların çözümünde etkili olduğunu düşündüğü eylemlerde bulunur ve önemli olan tam da bu eyleme geçmektir.
Tam tersi, karamsar bir ruh hali, kişiyi eylemsizliğe iter ve olumsuz düşüncelere yönlendirir. Harekete geçmemenin sebebi, zaten sonucun olumsuz olacağını düşünmelerinden kaynaklanır.
İyimserlik Nasıl Çalışır?
İyimserlik mekanizmaları nörobilimde 1990'lardan itibaren incelenmiştir. Veriler, plasebo etkisi, kahkahanın fizyolojik faydaları ve moralin yaşlanma üzerindeki etkisine dayanmaktadır. Sonuçlar, iyimserlik ve hoş duyguların sağlıkta olumlu bir rol oynadığını gösteriyor.
Nasıl Daha İyimser Olunur?
Olumlu Psikoloji Kavramının babası olarak bilinen Psikoloji araştırmacısı Martin Seligman'a göre iyimserlik öğrenilebilir. Hayatı siyah görme eğiliminde olsanız bile, bakış açınızı kademeli olarak değiştirebilir ve iyimserliğin faydalarından yararlanabilirsiniz. İşte bunu başarmak için bazı önemli ipuçları.
1. Duygularınızı Kabullenmeyi Öğrenin
Hepimizin hayatta elbet güzel anıları vardır, iyimser olmak her daim mutlu birisi olacağımız anlamına gelmiyor. Bazı olaylar için kendinizi suçlamak yerine duygularınızı kabullenin.
Örneğin, birisi size saygısızlık yaptı ve siz de tepki olarak kendisine kızgınlık gösterdiniz, öncelikle bir adım geriye gidin ve düşünün, bu tepkiyi vermeseydiniz başka bir tepki verebilir miydiniz? Belki de çok stresli bir gün geçirdiniz ve bu olay bardağı taşıran son nokta oldu. İçinde bulunduğunuz ana odaklanmak, iyimser olabilmeniz için önemlidir, çünkü o anın duygularını yargılamadan hissetmenize izin verir. Çoğu durumda, duygularımızı yönetme kapasitemiz olduğunu unuturuz.
2. Düşüncelerinizi Yönetmeyi Öğrenin
İç sesiniz iyimser mi yoksa kötümser mi ona kulak verin. Gün boyunca, belirli türden düşüncelerin düzenli olarak ortaya çıkıp çıkmadığını gözlemleyin.” Ya hep ya hiç” tarzında kestirip atacağınız düşüncelerden uzak durun. İyimser olmak, hayatınızda hiç olumsuz bir şeyin olmayacağını düşünmeniz anlamına gelmiyor, sadece çaba sarf ederek zorlukların üstesinden gelebileceğiniz anlamına geliyor. Unutmayın ki, yaşadığımız her olumsuz şey, yaşadığımız olumlu olayları silmez. Mevcut yaşamımızda henüz yaşamadığımız daha nice mutluluklar vardır.
Vizyonunuzu Değiştirmeyi Öğrenin
Yaşamdaki denemeler ve zorluklar da dahil olmak üzere olanları değiştiremesek bile onlara bakış açımızı değiştirebiliriz. Ya kendimize acıyıp acılarımıza odaklanabiliriz ya da bunun bize ne öğrettiğini, bu durumdan geçtikten sonra bize ne olduğunu gözlemleyebiliriz.
Kendi kendinize “Ya yapamazsam?” demek yerine, kendi kendinize “Yeni bir şey denemek için bu benim şansım!” diyebilirsiniz. Çoğu zaman, kusurlarını abartmadan veya en kötüsünü hayal etmeden kendimizi objektif bir şekilde duruma bakma konusunda güçlük çekeriz. Bu nedenle, yaklaşan bir olay hakkında endişelenmek yerine, olası olumlu sonuçların bir listesini yapın.
Örneğin bir yere davetlisiniz ve sevmediğiniz kişiler de orada olacak, bunu düşünüp endişelenmek yerine, tanışacağınız yeni insanları düşünün.
Ayrıca deneyimlediğiniz olayları, "iyi" veya "kötü" olarak etiketlemeye çalışmayın, tüm gücünüzle olayları değiştirmeye çalışmayın. Unutmayın ki, başka insanları asla değiştiremezsiniz, değiştirebileceğiniz tek kişi kendinizsiniz.
4. Olumlu Etkileşim Kurmayı Öğrenin
Unutmayın ki, iyimserlik bulaşıcıdır. Başkalarıyla olan iletişiminizde olumlu olun. Merhamet ve pozitiflik göstermek, başkalarının da aynı şekilde tepki vermesini sağlar. Basit bir gülümseme, kasvetli bir gün ile iyi bir gün arasındaki farkı yaratabilir.
Karamsarlık, izolasyon ve yalnızlık duygularından çok beslenir. Kendinizi olumlu ve sizi destekleyici insanlarla çevreleyin. Herkesin kendi fikirlerine ve bakış açısına sahip olma hakkı vardır, ancak başkalarının tutumları sizi olumsuz etkilemeye başlarsa, o insanları hayatınızdan çıkarmanın zamanı gelmiştir.
Hepimiz "duygusal bulaşmaya" duyarlıyız, etrafımızdakilerin duyguları ve tutumları kendimiz hakkında nasıl hissettiğimizi etkiler. Zamanınızı olumsuz haberleri dinleyerek geçireceğinize daha iyi işlere zaman harcayarak değerlendirin.
İyimser Olmanın Faydaları
İyimser Olmak Daha Uzun Yaşamanızı Sağlar.
İyimser olmak daha uzun yaşamamızı sağlar, çünkü iyimserler yüksek tansiyondan, kalp problemlerinden ve hatta kanserden daha az etkilenir. Ayrıca egzersiz yapma, daha iyi uyumak ve zararlı davranışlardan (sigara içmek gibi) kaçınmaları daha olasıdır. Ölüm oranları genel nüfustan çok daha düşüktür, bu nedenle 85 yaşına kadar yaşama olasılıkları daha yüksektir.
Aksine, kötümserler daha kaderci olma ve sağlık sorunlarını geri dönülmez bir şey olarak görme eğilimindedir. İyimser kişiler sağlık durumlarının ciddiyetinin farkına varabilirler ancak yaşam kalitelerini etkilemesine izin vermeyecek adımlar atarlar.
İyimser Olmak, Daha Dolu Bir Aşk Hayatına Sahip Olmanızı Sağlar
Stanford Üniversitesi'ne göre iyimserlerin daha zengin ve daha uzun aşk hayatları var. İlginç bir şekilde, bu sonuçlar çiftlerden sadece biri iyimser olsa bile tekrarlanıyor. İyimser, diğer bireyi daha fazla destekleme eğilimindedir, bu adaletsizlik hissini ve ilişkide hissedilebilecek her şeyle başa çıkmak zorunda kalma hissini önler.
İyimserlik bulaşıcı olduğu için, iyimser kişiler partnerini bile daha iyimser hale getirebilir ve sağlıkları ve genel yaşam kaliteleri üzerinde sahip oldukları aynı olumlu etkileri deneyimleyebilirler.
İyimser Olmak Size Başarı Getirecek
İyimserler, günlük yaşamlarında daha dirençli olma eğilimindedir. Aslında, kariyerleri hakkında iyimser hisseden insanlar işlerinden daha memnun olma ve işte daha iyi performans gösterme eğilimindedir. Yapılan bir araştırmaya göre, daha az iyimser olan birisine göre, iyimser birisi daha fazla iş güvenliğine sahiptir. Bunun sebebi, iyimser kişilerin hedeflerine ulaşıncaya kadar direnme olasılıklarının daha yüksek olmasıdır. Ayrıca, iyimser kişiler, çalışma arkadaşlarına ve başkalarına daha çok yardımcı olma eğilimindedirler.
İyimser Olmak Sizi Daha Sağlıklı Kılar
İyimserlikle bağlantılı bir ruh hali olan ve hayatlarında genel olarak mutlu hisseden kişiler daha güçlü bağışıklık sistemlerine sahiptir ve diğerlerinden daha hızlı iyileşirler. Araştırmalar, insanlara olumlu deneyimleri tanımlamayı ve bunlardan yararlanmayı öğreterek, sadece sekiz hafta içinde daha az depresyona, fiziksel semptomlara ve uykusuzluk sorunlarına yol açtığını gösteriyor.
Kaynak: https://www.penserchanger.com/
0 Yorum