Çevremizdeki insanların çoğunluğunun, çevrelerindeki dünyaya değil, akıllı telefonlarındaki dünyaya bağlandığını görmek artık bizim için çok tanıdık.
Akıllı telefon bağımlılığı genellikle hararetli bir tartışma kaynağıdır.
Çoğumuz için cep telefonu, sanki bir battaniyeye sarılınca hissettiğimiz yatıştırıcı role sahip bir nesne haline geldi.
Peki o zaman bu cihazlara günlük hayatımızda nasıl bir yer vermeliyiz?
Tam tersine, daha basit ve daha az bağlantılı bir yaşam tarzına geri dönmek için her tür ekranı yasaklamaktan oluşan, bazen gerici olarak kabul edilen tutumu benimsemeli miyiz?
Cep Telefonu Destekçimizdir
Akıllı telefon icat edilmeden önceki yaşam tarzınızı bir düşünün, eve gittiğimizde haberleri izlerdik, otobüs beklerken ya da doktorun bekleme salonunda sıramızı beklerken bir dergi açıp okurduk. Eskiden bir telefon numarasını bulmak için sarı sayfalara bakardık. Tatile çıktığımızda anı olması için resim göndermek yerine kartpostal gönderirdik.
Şimdi ise, tüm bunları akıllı telefonlarımızla yapıyoruz, haberleri takip etmek için Google Haberler’e giriyoruz, yolumuzu bulmak için haritaya bakmak yerine uygulamalara giriyoruz.
Akıllı Telefon Bağımlılığı Sabrımızı Kaybetmemize Neden Oluyor
Haftasonu bir gazete bayisinden bir gazete satın almak ile, bir makale indirip okumak çok farklı şeyler. Herhangi bir konuda anında bilgilendirilme ihtimalinin olması bizi tamamen bağımlı hale getiriyor.
Her şeyden önce değişen şey, bilgi aktarımında zamanla olan ilişkimizdir. Bazı insanlar bir an bile bağlantısının kesilmesine dayanamıyor. Burada, bir akıllı telefon bağımlılığından ziyade, anlık bilgi bağımlılığından bahsedebiliriz.
Akıllı Telefon Bağımlılığı Bizi Kendimiz Olmaktan Alıkoyuyor
Tartışma gruplarına abone olarak, sadece bizim gibi görünen insanlarla iletişim kurma, aynı ilgi alanlarına sahip İnternet kullanıcılarıyla ve özellikle de bizimle aynı görüşleri paylaşma eğilimindeyiz.
Telefonunuzda YouTube uygulamasını açtığınızda, defalarca dinlediğiniz sanatçıların yeni şarkıları, yakından takip ettiğiniz bir politikacının konuşması veya kalbinize yakın bir konu üzerine bir konuşma çıkıyor karşınıza.
İnternet o kadar kişiselleşti ki, platformlar size yalnızca ilginizi çekebilecek içerikler sunuyor.
Bununla birlikte, akıllı telefon bağımlılığımız, bu kişiselleştirilmiş evren ile her zaman bağlantı kurmamızı sağlayarak, bazen şaşırmamızı, bizim için tamamen bilinmeyen alanlara açılmamızı, amacımızı paylaşmayan insanlarla diyalog kurmamızı engelliyor.
Akıllı Telefon Bağımlılığı Yön Duygumuzu Kaybetmemize Neden Oluyor
Artik akıllı telefonlarin GPS özelliği sayesinde kaybolmamız imkansız hale geldi.
Eskiden uzun seyahatlerde elimizde harita ile yolumuzu bulmaya çalışırdık, bu da yön duygumuzu geliştirirdi. Sokakların isimlerine bakar, tabelaları okur, hatta rotayı ezberlerdik. Ancak akıllı telefonlar sayesinde konumumuzu bulmak bir bağımlılık haline geldi, hatta telefonumuzda bir ariza olduğunda paniğe kapılıp yönümüzü kaybetmiş hissine kapılıyoruz. Çünkü kafamızı yorup yolları öğrenmeye çalışmıyoruz.
Akıllı Telefon Bağımlılığı Bizi Daha Az Üretken Kılıyor
Akıllı telefon bağımlılığıyla ilgili bir diğer büyük sorun da, genellikle çalışma zamanı ile boş zaman arasında gerçek bir mola yaratmamızı engellemesidir.
Her beş dakikada bir banka hesabınızı kontrol etmek için akıllı telefonunuzu zamansız bir şekilde kullanmak, Facebook durumunuzdaki "beğeniler" ve hatta haberler bizi görevleri çok düzenli olarak değiştirmeye zorluyor.
Bu durumda dikkatinizi bir işte tutmak zordur. Uzun süre bir konuya konsantre olamazsınız.
Akıllı telefon bağımlılığı şirketler için gerçek bir sorundur, ancak bazen üretkenliklerinde çok şey kaybeden serbest çalışanlar için de geçerlidir.
Bunun için mucize bir çözüm yok: Çalışırken telefonunuzu kapatın.
Telefonunuzu iş için kullanmanız gerekiyorsa, İnternet erişimine izin vermeyen bir telefonun bulunduğu ayrı bir çalışma hattınız olsun.
Çalışmak için sosyal medyayı veya e-postayı kullanmanız gerekiyorsa, iş için belirli adresler veya hesaplar oluşturun ve bunlara erişmek için kendinizi planlayın.
E-postalarınızı çok nadiren kontrol etmeniz veya Facebook sayfanızdaki soruları her 10 dakikada bir yanıtlamanız gerekir.
Bunu günde bir veya iki kez yapmak genellikle yeterlidir. En uygun zamana karar vermek size kalmıştır. Aksi halde bir gözünüz sürekli cep telefonunda olacak ve odaklanma sorunu yaşayacaksınız.
Kendinizi Akıllı Telefon Bağımlılığınızdan Nasıl Kurtarabilirsiniz?
Cep telefonunun aşırı kullanımının kişisel yaşam üzerindeki etkisi de potansiyel bağımlılığın bazı göstergelerini sağlayabilir. Bu sonuçlar arasında uyku bozuklukları, uykuya dalmada zorluk, yorgunluk ve sosyal izolasyon sayılabilir.
Dikkate alınması gereken bir başka faktör de, uyandığınız anda akıllı telefonu ilk kez kontrol etmek arasında geçen süredir: arada geçen bu zaman ne kadar kısa olursa, bağımlılık o kadar güçlü anlamına geliyor. Arzu, başka bir deyişle cep telefonunuzu kullanma konusundaki karşı konulmaz dürtü, aynı zamanda nomofobinin güçlü bir göstergesidir.
İşe cep telefonunuzu yatak odasında bulundurmamakla başlayabilirsiniz. Bildiğiniz gibi cep telefonunun yaydığı mavi ışık beynimizi aktif tutarak uykuya dalmamızı zorlaştırır ve sağlığa da zararlıdır. Gece cep telefonunuzu kapatarak sürekli uyarı mesajlarının gelmesini ve sizi uyandırmasını da engelleyebilirsiniz.
Akıllı telefon bağımlılığınızı fark etmenin ve ondan kurtulmanın diğer bir yolu, telefonunuzu evde gönüllü olarak unutmak, bütün gün işe gitmek ve hatta seyahat etmek.
Telefonsuz seyahat etmek çok ilginç bir deneyim olabilir.
Artık önünüzdeki her şeyin fotoğrafını çekemeyerek, bir tren yolculuğu sırasında vakit geçirmek için telefonunuzla oyalanmak yerine arkadaşınızla sohbet etmeyi deneyin. Google Translate'e farklı bir dilde "Tuvalet Nerede? yazmak yerine kendiniz araştırabilirsiniz. Ya da Google da gezilecek yerleri seyahat rehberine yazmak yerine bir kitap alarak kendiniz araştırabilirsiniz.
En azından arada bir, akıllı telefonunuzda yaptıklarınızı gerçek insanlarla tanışarak değiştirebilirsiniz.
Farklı fotoğraflar görmek istiyorsanız, sergileri gezmeyi deneyebilirsiniz.
Romantik bir akşam yemeğinde cep telefonunuzu bir kenara koyun ve bir çiftin hayatında önemli olan bu andan iki kişilik tam olarak yararlanın. Eşinizle geçirdiğiniz romantik anlarda telefonunuzu bir kenara bırakın. Aynı şekilde örneğin banyo yaparken, cep telefonunuzun yanınızda olmasına gerek yoktur.
Günlük yaşamınızda telefonunuz ile olan bağınızı kesmek için bu şekilde zamanlar yaratmalısınız.
Kaynak: https://www.femmeactuelle.fr/
0 Yorum