HEDEF VE BAŞARI

Mükemmeliyetçiliğin 5 Tehlikesi

Paylaş

Birçoğumuz kendimize mükemmeliyetçi etiketini yapıştırmayı pek bir severiz. Hatta bazılarımız özellikle bu şekilde nitelendirilmeyi tercih ederler. Ancak düşünülenin aksine, mükemmeliyetçilik, adının bizde çağrıştırdığı gibi olumlu bir özellik değil, kontrol edilmesi gereken bir karakter özelliği.

Kendini olduğun gibi göstermeye cesaret etmek, kendine hata yapma hakkını vermek herkes için her zaman zor olmuştur. Ama sağlığınız veya refahınız pahasına olsa bile yaptığınız her şeyi mükemmelleştirme ihtiyacı hissediyorsanız, işte o zaman bu özelliğinizi kontrol altına almanın tam da vakti. 

Hepimizin dilinden düşürmediği, mükemmeliyetçilik, Psikolojide “bir kişinin hatasız olmaya çabalaması ve kendisi için aşırı derecede yüksek kalite standartları belirlemesi, buna karşın sürekli ve şiddetli öz eleştirinin eşlik etmesi ile karakterize bir kişilik özelliğidir.

En başarılı, en yakışıklı, en yetenekli, en donanımlı kişilerin takdir gördüğü bir dünya, mükemmeli arama çabamızı da beraberinde getiriyor. 

Kimileri için mükemmellik, iyi bir kariyer, kimileri için fit bir vücut, kimileri için iyi bir eş demek. Ancak bilmeliyiz ki, insanoğlu için mükemmel olmak imkansız, dolayısıyla, sürekli olarak imkansız standartlara bağlı kalma çabamız ise anlamsız. 

Literatürde, mükemmeliyetçilik, kuramcılar tarafından farklı şekillerde ifade edilmiş. Adler’e göre, her insanın mutlaka aşağılık kompleksi var ve bireyler, bu aşağılık duygusuyla teşvik edilerek, ulaşılamaz bir mükemmellik ideali ile kendilerini karşılaştırırlar. Adler, mükemmelliyetçiliğin doğuştan gelen normal bir özellik olduğunu, sağlıklı ve sağlıksız olmak üzere iki boyutu olduğunu söyler. 

Mükemmelliyetçiliği sağlıklı olarak deneyimleyen kişiler, kendilerine ulaşılabilir hedefler belirlerken, sağlıksız olarak deneyimleyen kişiler ise, kendilerine performansının da üzerinde hedefler koyarak onlara ulaşma çabasına girerler. 

Klinik Psikolog Basco ise, mükemmeliyetçiliği "her görevin bir meydan okuma olduğu ve kişilerin en mükemmele ulaşmak için çaresizlik içinde sonsuz bir çaba sarf etmesi olarak tanımlar. 

Bu tanımlamalardan da görüleceği üzere, mükemmel olma çabası aslında sürekli başkası tarafından sevilme ve onun onayını arama sürecidir.

1. “Ya hep ya hiç” hayranı mısınız?

Mükemmeliyetçilik, sıklıkla fedakarlık ve acımasızlık gerektiren hedeflere ulaşma arzusuyla ifade edilir. Bu arzu, bir hedefi biraz gerçekleştirmek ya da ulaşılması istenen şeye biraz sahip olmaktansa hiç olmamayı tetikler. Belirlenen hedefe, ancak her ayrıntıdan maksimum potansiyeline kadar yararlanıldığında ulaşılacağını ima eder ve bizi çok yüksek beklentiler oluşturmaya ve nihayetinde kelime dağarcığımızdan "neredeyse" kelimesini çıkarmaya yöneltir.

Tümüne sahip olamamak anlamına gelen “eksiklikten” kaçınmak için kendimize korkunç bir baskı uygularız. 

2. Kendinizi aşırı derecede eleştiriyor musunuz?

Mükemmeliyetçilik duygusu tamamen eleştirel düşünceyi beslemekle ilgilidir, herhangi bir konuda başarısız olduğumuzda, sanki “ahlaki bir kusur” işlemişiz gibi hissettirir. Yapılan tüm eleştiriler sanki kendilerine yapılıyormuş gibi hissederler.  Kendinizde olmasını tahammül edemeyeceğiniz özellikleri başka birisinde fark ettiğiniz an eleştirmeden duramazsınız. 

Anın tadını çıkarmak yerine, yapılması gereken şeyleri düşünerek kendisine acı çektirmeyi tercih ederler. Hatta öyle bir boyut alır ki, çevremizdeki diğer kişilerden gelen olumlu bildirimler bile bizi rahatsız eder hale gelir. 

Hatta bazı durumlarda mükemmeliyetçilik, bizim gibi çabalamayı reddettikleri için, onları vasat, yetersiz görerek bu eleştirel zihni diğer bireylere genişletmemize bile yol açabilir.

3. Potansiyelinizi nasıl ölçeceğinizi bilmiyor musunuz?

Mükemmeliyetçilik, aşağılık duygularının, yeterince iyi olmama hissinin veya yeterince iyi olamama korkusunun bir savunmasıdır. Bu korku, her zaman sınırlarınızı zorlama, daha iyisini yapma ve ayrıntılara girme arzusunu tetikler. 

Ama bir taraftan da, mükemmeliyetçilik, kendi potansiyelimizi nasıl tanımlayacağımız konusunda kafa karışıklığına yol açar. Başarıyı ölçmek için okul dönemlerinde alınan yüksek notları takdir eden otoriteler artık yoktur. Bu yüzden, memnuniyet eksikliği ve mükemmelliğe ulaşamama korkusu ağır basar, bizi kör eder ve yeteneklerimiz konusunda tarafsızlığımızı kaybetmemize neden olur.

4. Kendinize güveniyor musunuz?

Özgüven, kişinin değerini fark etme, başaramama ve başarısızlıklarımızdan yararlanma hakkına izin verme yeteneğidir. Ancak özgüven eksikliğimizin olduğu durumda, bunun başkaları tarafından fark edilmemesi için son derece çaba sarf ederek mükemmel kılıfına girmeye çalışırız, sürekli tetikte bir vaziyette enerjimizi mükemmel olmaya harcarız, böylelikle çevremizdeki kişilerin bizim hakkımızda eleştiride bulunmayacağını düşünürüz. Çünkü, eleştiri özgüven eksikliğimizi besler. Bu durum, her zaman daha ileriye gitme, sürekli daha iyisini yapma ve gidilen yolu analiz etme yolunda durmama arzusu, hayal kırıklığına ve başarma süreciyle ilgili olumsuz yönlere odaklanmayı da beraberinde getirir. 

5. Sosyal çevreniz ne durumda?

Mükemmeliyetçilik, özgüvenini zayıflatmanın yanı sıra, sosyal çevreyle olan ilişkiyi de zedeliyor. Başkalarının bakışlarını bile kişisel bir saldırı olarak algılayarak, ya da performansımızın en ince ayrıntısına kadar analiz edildiğini düşünerek, bizi yargılayan dev bir jürinin varlığına inanırız. Bu nedenle mükemmeliyetçilik sizi kendinize yaklaşmaya ve herhangi bir sosyal ilişkinin yalnızca olumsuz etkisini görmeye iter.

Kaynak:

Adler, A. (1951), The Practice and Theory of Individual Psychology, trans. P. Radin. New York: Humanities Press.

https://www.guilford.com/excerpts/hewitt.pdf?t

0 Yorum

Yorum Yaz