YAŞAM

Zekanın Psikolojideki Rolü

Paylaş

Bireysel performansa dayalı toplumumuzda, zeka sorunu hepimizi zorluyor. Ben zeki miyim? Çocuğum yetenekli mi? Başkasının çocuğu bu konuyu ikinci kez tekrar ediyor… gibi düşünceler kafamızda dönüp duruyor. 

Zeka Tam Olarak Nedir?

Zeka, psikoloji tarihi boyunca tartışmalı bir konu olmuştur. Konuya olan büyük ilgiye rağmen, hangi bileşenlerin zekayı oluşturduğu konusunda hala önemli anlaşmazlıklar var. Zekanın tam olarak nasıl tanımlanacağına dair sorulara ek olarak, bugün doğru ölçümlerin mümkün olup olmadığı konusundaki tartışma devam ediyor.

Le Petit Larousse'a göre, bu bir "anlama, düşünceyle kavrama fakültesi", aynı zamanda "bir duruma uyum sağlama yeteneği" ve hatta "bir şeye anlam verme" yetisidir. .

Zekanın basit ve uzlaşmacı bir tanımı yok. Aslında, düşünme yeteneğimizin, bilincimizin sunduğu becerilerden en çok bahsediyoruz.

Peki bedenleri ya da el becerileri tarafından fark edilen tüm bu sanatçılar, zanaatkârlar ve diğer sporcular hangi kategoriye ait? Bunlar beyin tarafından yönlendirilen beceriler olmaz mıydı? Bu başka, daha pratik bir zeka biçimi değil mi?

Psikolojide, farklı becerileri etkileyen genel bir faktör (muhakeme, karar verme, problem çözme ...) olarak mı yoksa farklı becerilerin bir toplamı olarak mı görüldüğüne göre farklılaştırılmış birkaç zeka teorisi vardır.

Zeka Kuramları

İngiliz psikolog Charles Spearman, zekanın g olarak adlandırılan ve bireyler arasında ölçülebilen ve karşılaştırılabilen bir genel faktörden oluştuğuna inanıyordu. Spearman, çeşitli entelektüel yetenekler arasındaki ortak noktalara odaklandı ve her birini benzersiz kılan şeyin altını çizdi. Bununla birlikte, modern psikoloji gelişmeden çok önce, Aristo gibi antik filozoflar da benzer bir görüşe sahipti

Psikolog Louis L.Thurstone ise Charles Spearman’nin aksine, zekayı tek bir yetenek değil sözlü anlama, yorumlama, algılama hızı, sayısal yetenek, Kelime akıcılığı, İlişki hafızası ve mekansal görselleştirme gibi birden fazla yeteneklerin bir araya gelerek oluşturduğu bir olgu olarak görmüştür. 

Bir başka teori ise Howard Gardner tarafından ortaya atılmıştır. IQ testlerindeki alınan sayısal sonuçların insan yeteneklerini doğru bir şekilde yansıtmadığını savundu. Görsel zeka, Dil zekası, Bedensel zeka, Matematiksel zeka, kişilerarası zeka, müzik zekası ve doğal zeka gibi çoklu zeka kuramını savunmuştur.

Robert Sternberg ise analitik zeka, yaratıcı zeka ve pratik zeka faktörlerini içeren başarılı zeka kavramını savunmuştur.

Doğuştan Gelen Ve Edinilen Zeka

Bu eski tartışma artık geçerliliğini yitirdi. Elbette, doğumumuz ve biyolojik mirasımız bize özel biyolojik ekipman sağlar. Ancak bu, bir bitkinin tohumu gibidir: potansiyel dolu, yani, ancak gelişme koşulları bu potansiyeli ifade etmesine izin verirse yerine getirilecek bir vaattir.

Peki, bu gelişmeyi ne etkileyebilir? Bir bireyin yaşamı boyunca, bu faktörler çok ve çeşitli olabilir: hastalık veya bir engele sahip olma durumu, genel olarak gelişimlerini yavaşlatabilir ve dolayısıyla entelektüel kapasitelerini olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, hastanede sık sık kalmak zorunda olan çocuğun kendisini eğitimine yeterince adayamaması gibi ya da disleksi ya da disfazi durumları gibi.

Ancak zeka gelişiminde aile ortamı, sosyal çevre, genel kültür gibi birçok faktör de söz konusudur. Bu nedenle, entelektüel veya duygusal uyaranlardan yoksun bir çocuk, yeteneklerinin azaldığını görecektir.

Bununla birlikte, aynı şekilde, annesi depresyonda olan bir çocuk potansiyelini kaybetme hatta yok etme riski taşır.

Tam aksine, entelektüel yetilerimiz, bireyin ortamı uygun olduğunda geniş çapta ortaya çıkabilir. Bu nedenle, örneğin, sıcak ve teşvik edici bir aile ortamının tadını çıkarmak akademik başarıyı teşvik eder. Bu uyarılma, çocuğu bilgiyle besleyen zengin bir kültürel düzeyden ya da onu motivasyonlarla besleyen yeterince yüksek düzeyde ebeveynlerden gelebilir. Bu tıpkı, toprak, iklim ve bitkiye büyümesini sağlamak için gösterilen özende olduğu gibi bir dizi koşuldur.

Çocuklarımızın Zekasını Canlandırmalı Mıyız?

Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Evet, çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi zekanın gelişimi için uyarılma gereklidir. Fakat çocuğunuzu aşırı uyarmak ters etki de yapabilir, çünkü aşırı uyaranla birlikte gelen yorgunluk, cesaretsizlik ve motivasyon kaybı olabilir.

Aslında, bir çocuğun kendisine uyan ölçüde uyarılması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu, her çocuğun yaşına, motivasyonlarına, zevklerine, kapasitelerine (entelektüel, duygusal vb.) göre değişkenlik gösterir. Dolayısıyla en önemli şey, ihtiyaç ve beklentilerine dikkat etmek, onu buna göre beslemek ve zamanla aynı kalmayan bu ihtiyaçların evrimini gözlemlemek olacaktır.

Son olarak, tamamen entelektüel faaliyetlere odaklanmayın: Örneğin, çocuğunuza her akşam uyumadan önce koca sözlüğü okutmanıza gerek yok! Aksine, zihnin refahı aynı zamanda bedenin iyiliğine de bağlıdır ve egzersiz yapmayı seven ve buna ihtiyaç duyan bir çocuk da zekasını geliştirir. Kısacası çocuklukta zeka önce bilgimiz olmadan mutlu olmakla birlikte gelişir ...

IQ Testleri Neyi Ölçer?

IQ (Intelligence Quotient), adından da anlaşılacağı gibi bir sayıdır.

Hesaplaması karmaşık olan bu rakam, bir bireyin, bu teste girdiği sırada, bir referans popülasyona kıyasla, belirli bir testteki verimlilik düzeyini tespit etmeyi mümkün kılan istatistiksel bir veridir. Bu nedenle, bugün yaygın olarak kabul edilen uygulamalar, nüfusun yarısına 100 IQ'su atfeder ve bu nüfusun yaklaşık üçte ikisinin "normal" bir zekaya sahip olduğunu, yani 85 ile 115 arasında olduğunu belirtir. 

Zeka testleri, tamamen soyut zeka ile ilgilidir: belirli bir zamanda belirli mantıksal görevleri çözme becerisinin bir performans ölçüsüdür.

Bu zeka testleri diğer zeka türleriyle (duygusal, sosyal  v.b ) ve ne bireyin sosyo-kültürel bağlamıyla ne de evrim kapasitesiyle ilgilenmezler. 

Bu testler psikologların psikolojik bir değerlendirme yapmaları için zorlu bir araçtır çünkü belirli yetenekleri kesin olarak ölçmeyi mümkün kılarlar. Özellikle okullar için uygundurlar. Bununla birlikte, ham IQ rakamını dikkate almak ciddi bir hata olacaktır, çünkü tam bir profilin açıklamasına ve nedenlerine ilişkin yorumlara ulaşılmasına izin veren diğer değerlendirmeler ve gözlemlerle birlikte sunulmalıdır.

Yetişkin Bireyler Zekasını Nasıl Geliştirebilir?

Beyin erken yetişkinliğe doğru gelişmeye programlanmışsa, sürdürüldükleri ve geliştirildikleri sürece yaşam boyunca sinir bağlantılarını çoğaltmaya devam edebilir.

Çocuklarda olduğu gibi yetişkenler de yeteneklerini tamamen entelektüel egzersizlerle eğiterek zekasını geliştirebilir.

Çalışmalar veya iş bu alanda genellikle önemli bir kaynaktır, ama aynı zamanda meraklı olmaya devam ederek, bizi neyin cezbettiğini keşfetmeye, yeni şeyler öğrenmemizi sağlayan deneyimleri çoğaltarak devam etmeliyiz. Beğenmediyseniz zorla günde iki saat bulmaca veya sudoku yapmanıza gerek yok.


Kaynak: http://online.sfsu.edu/psych200/

0 Yorum

Yorum Yaz