MUTLULUK

İlk İzlenimler: İlişkilerimizin Başlangıç Anı

Paylaş

İnsanlar olarak, ilk izlenimlerimiz genellikle sezgilerimize dayanarak oluşur kimi zaman da gözlemlerimize dayanarak... Bazen bir kalabalığın içinde anında sempati duyduğumuz birileri olabilir. Ancak bu ilk izlenimler bilişsel önyargılarla dolu olduğu gibi bizi tuzağa da düşürebilirler.

Özellikle karşımızdaki kişinin bize bir konuda dürüst olmadığını hissediyorsak, bu sefer izlenimlerimizden yardım alırız. 

Tanımadığınız birinin yanınıza gelerek telefonunun şarjı bittiği için sizden acil bir arama yapması için telefonunuzu ödünç istediğini düşünün. Aklınızda türlü türlü sorular dönmeye başlar. Başka bir amacı mı var? Acaba telefonumu geri verir mi? Neden gelip özellikle benden istedi? v.b.  İşte böyle zamanlarda karşımızdakinin yüz ifadelerinden, genel görünüşünden ve konuşmasından yani sözel olmayan ipuçlarından yardım alırız.

1.Yüz İfadeleri

Bir kişi yüz ifadesiyle birden çok duyguyu ifade edebilir. Bir gülümsemesiyle, mutlu olduğunu, başını aşağı yukarı hareket ettirmesiyle bir duruma onay verdiğini, kaşlarını çatmasıyla hoşnutsuzluğunu gibi. Hangi kültürden olursa olsunlar, sadece bir fotoğrafa bakarak bile 6 temel duygu da ayırt edebilirler. 

Darwin’e göre kişilerin yüz ifadeleri sadece duyguları yansıtıyordu ve insanları benzersiz kılmaz.
Yüz ifadeleri konusunda ün salmış psikolog Paul Ekman’a göre, duyguların yüz ifadeleri hem evrenseldir hem de kültürden kültüre değişkenlik gösterir. 
İnsanların yüz ifadelerini anlamaya çalışmak, karşımızdaki kişi hakkındaki fikirlerimizi ve beklentilerimizi etkiler. Örneğin, kızgın ya da korkulu yüz ifadeleri insanlarda tedirginlik yaratır. 

Bir kişinin yüzüne baktığımız ilk anda beynimiz karşımızdaki kişinin karakteri hakkında hızlı yargılarda bulunur. York Üniversitesi'nde araştırmacı olan Jennifer K. South Palomares, bize ilk izlenimlerin hayal ettiğimizden aslında daha anlık olduğunu söylüyor.

Brandeis Üniversitesi'nde sosyal psikolog olan araştırmacı Leslie Zebrowitz ise, ilk izlenimlerimizi dayandırdığımız 4 yüz özelliği olduğunu söylüyor.

1. Çocukça Özelliklerin Varlığı
Çoğu insan bebeklere karşı doğuştan gelen bir sempatiye sahiptir. Gözleri ve alnı daha büyük ve yuvarlak başlı olanlara daha nazik davranılması daha olasıdır.

2. Aşinalık
Ünlü birine benzeyen birini görürsek, benzer bir karaktere sahip olduğunu düşünme eğiliminde oluruz ya da aynı şekilde sevdiğimiz birisinin yüzüne çok benzer birisi ile tanışırsak o kişiye sempati duyabiliriz. 

3. Beceri Seviyeleri
Dr. Zebrowitz'in araştırmasına göre sağlıklı insanların daha çekici ve zeki olduğuna inanılıyor, bu yüzden arkadaş olarak sağlıklı görünen insanlarla bir arada olmak istiyoruz. Ayrıca yeteneklerini yüz simetrisine ve yüzlerinin orantılılığına göre değerlendiriyoruz.

4. Duygusal Benzerlik
Nüfusun çoğu, başkalarının yüz ifadelerini okuma konusunda büyük bir yeteneğe sahiptir. Bu nedenle, birçok kişi, yüzünün daha belirgin özellikleriyle bir kişinin diğerlerinden daha gülen olup olmadığını belirleyebilir.

Bu dört işaret manipüle edilemeyen fiziksel özellikler olsa da, gerçek şu ki hayata olumlu bakan ve yüksek benlik saygısı olan insanlar genellikle iyi bir izlenim bırakıyor. Bu nedenle içte ve dışta kendinize iyi bakmanız, sizde herhangi bir sorun varsa bir psikologa başvurmanız çok önemlidir. Gördüğünüz gibi, iyi bir ilk izlenim yaratmak büyük ölçüde buna bağlıdır. 

2. Göz Teması

İnsanların birbirlerine karşı ne hissettiğini, bakışlarının yönünden ve yoğunluğundan anlayabiliriz. Örneğin, birbirleriyle rekabet halinde olan insanlar, rakiplerinin gözlerinin içine bakarlar. Göz göze gelmekten kaçınan insanların ilettikleri mesajlar ise kişiden kişiye farklılık gösterir.

3. Fiziksel Görünüm

Fiziksel özellikler, insanların görsel olarak en belirgin özelliklerdir. Birisine baktığımız zaman ilk gördüğümüz şey, saçları, burnu, kıyafeti v.b dir. Fiziksel güzellik, güzel bir yüz, karşımızdaki kişiye sempati duymamızı ve olumlu duygular hissetmemizi sağlar. 
Araştırmalar gösteriyor ki, güzel olan kişiler, güzel olmayan kişilere göre, daha sıcakkanlı ve sosyal olarak görülüyorlar. Bebek yüzlü insanların ise daha saf ve kibar oldukları sanılır.

Evrimsel bir açıklama, bir kişi hakkında bir yargı kurarken bu şaşırtıcı hızı açıklar. Genellikle sezgisel olan ve kısmen bilinçsizce gerçekleştirilen mevcut davranışlar, beynimizin içinde evrimleştiği evrimsel geçmiş ile açıklanabilir: Bir yabancıyla tanıştığımız zamana geri dönersek, bir tehlike hissedebiliriz. Hayatta kalmamız için, kaçmak veya kaçmamak için bir veya iki özelliğe dayanan bilişsel mekanizmaların sahip olabileceği evrimsel avantajı kavrayabiliriz. Bugün, tehlikenin daha az önemli olmasına rağmen, aynı bilişsel mekanizmaları miras alıyoruz. Halo etkisi hayatımızın farklı alanlarına müdahale ediyor.

Halo Etkisi Nedir? Neden Böyle Davranırız?

Halo etkisi, gözlemlenen ilk özelliklere dayanarak bir kişi veya nesne hakkında bir yargıya ve genel görüşe sahip olmak anlamına gelir.
Sosyal hayatımızda yaygın olarak kullanılan, yanlış bir genelleme yapmaktan ibaret olan veya en azından nesnel gerçeklere dayanmayan, bir kişide gözlemlenen özelliklerden ve bilgilerden, bilişsel bir önyargı olan halo etkisini hepimiz deneyimleriz.

İlk algı: "Bu kadın gözlük takıyor"
Bu karakteristik ile deneyim ve hafıza ile bağlantılı önceden belirlenmiş temsiller arasındaki ilişki: "Gözlük takan insanlar genellikle zeki olurlar" 
İzlenimimizi doğrulamak için seçici bir bilgi algısı: Karşımızdaki kişinin konuştukları içinden en akıllıca olanları ayıklarız. 

Sevmediğimiz bir gruba ait olduğu için bir kişi hakkında olumsuz bir fikre sahip olabiliriz.
Aynı şekilde sevdiğimiz / beğenmediğimiz bir şirket tarafından üretilen bir ürün hakkında olumlu / olumsuz bir görüşe sahip olabiliriz. Bir iş görüşmesi sırasında yanlış bir şekilde bir kişinin güzelliğinin mesleki becerilerinin bir göstergesi olduğunu düşünebiliriz.
Elbette bu, sosyal etkileşimleri bir ilk görüntünün yüzeyselliğine indirgeme meselesi değil, zamanın veya diğer kısıtlamaların kişinin kişiliğinin veya becerilerinin derinlemesine anlaşılmasına izin vermediği tüm durumlarda ortaya çıkmaktadır. Kişi, daha yüzeysel algısal verilere dayanan bilişsel mekanizmalara başvurabilir.
Örneğin, kot pantolon ve tişört giyen bir doktor tarafından ameliyat edilmektense, beyaz önlüklü bir doktor tarafından ameliyat edilmek daha rahatlatıcı gelir.
Bu bilişsel önyargının sadece sosyal yaşamımızda değil, aynı zamanda profesyonel sektörlerde, reklamcılıkta veya politikada da önemli etkileri vardır. İnsan olarak beynimiz olayları basite indirgeme arayışı içindedir. 
Araştırmacılar arasında, insanların neden başkaları hakkında ilk izlenim edindikleri konusunda neredeyse evrensel bir fikir birliği vardır. Bu şekilde, insanlar diğerlerinin yanı sıra takdir, bağlantı, empati gibi sosyal yetenekleri olan kişilere yakınlaşma eğilimindedir. Yani, hayatımızı zenginleştirecek ve bize yeni bakış açısı kazandıracak kişilerle birlikte olmak isteriz.  
Öte yandan, çoğumuz, kötü bir ilk izlenim bırakanlardan kaçınma eğilimindedir. Sıkılmış, güvensiz ve muhtaç görünen insanları geride bırakmak isteriz. 

İlk İzlenimler Neden Önemli?

Popüler kültürün ilk izlenimlerin önemli olduğunu söylediğini hepimiz duymuşuzdur. 
Yeni bir insanla tanışırken beyin, nasıl olduğunuzu düşündüğünü ve sizi daha iyi tanımayı isteyip istemediğini belirleyen bir izlenim oluşturur. Bu sinyaller sonunda beyninizdeki en birincil duygusal merkezlere ulaşır. Sonuçta, söz konusu kişiye bir tehdit mi yoksa bir fayda mı oluşturacağınıza dair önsezi burada devreye girer.

Aynı ilk izlenim bilgisi, insanların siz kendinizi tanıtmadan önce sizinle bir ilişki içinde olmak isteyip istemediklerine karar vermeleri anlamına gelir. Üstelik iyi bir izlenim bırakmak sadece bir anda oluşmaz, aynı zamanda sizin gerçekliğinizle değiştirilene kadar uzun süre devam eder. Bu olay "öncelik etkisi" olarak adlandırılır ve insanların daha sonra topladıkları verilerden çok bir kişi hakkında ilk öğrendikleri şeylere daha fazla doğruluk verme eğiliminde oldukları zamandır.

Bir çoğumuz için ilk izlenim gerçekten de çok önemlidir. Aslında, tanıştığınız insanlar bile, sonuçlarını doğrulayan ve ilk izlenimleriyle çelişecek bilgilerden kaçınan davranışlar için size incelemeye başlayacaktır. Bu nedenle güven ve öz saygı kazanmak, hayatınızı her açıdan iyileştirmenin en iyi yöntemlerinden biridir.

Kaynak: https://www.psynyou.com/blog/

 

0 Yorum

Yorum Yaz